0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Ah şu kahrolası dizginleyemediğimiz içimizdeki insan sevgisi!

Bugün 30 Mayıs, Fransa ile aramızda yaşanan birçok şeyin seneyi devriyelerinden biri. 

Bunlardan bir tanesi de, 1740’ta Osmanlı İmparatorluğu ile Fransa arasında Kapitülasyon Anlaşması! 

Bu anlaşma aslına bakarsanız bir himaye anlaşmasıdır. Osmanlı İmparatorluğu özellikle sınırları içerisine giren bölgelerde veya stratejik olarak bir başka devlet sınırları içerisinde yapacağı ticari faaliyetlerde anlaşma yaptığı devlete avantajlar tanır! 

Mesela, Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u Fethi’nden sonra 1460’da Floransa ve Pisa’ya, 1480 yılında da Venedik Cumhuriyeti’ne aynı hakkı tanır ve İstanbul’da elçilik açmasına müsaade eder! 

25 Şubat 1525 tarihinde Pavia’da Alman İmparatoru Charles- Quint (Şarlken)’e yenilerek hapsedilen Fransa Kralı I. Fransuva yerine Kraliyet Naipliği yapmaya başlayan annesi Louise de Saovis, Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’a elçi göndererek yardım talebinde bulunmuştu. Kanuni bu talebe olumlu cevap verir ve I. Fransuva ile Madrid Anlaşması yapılır, kral esaretten kurtulur! Devamında 1536’nın Şubat ayında Fransuva ile Kanuni Sultan Süleyman arasında imzalanan mukavele ile ticari, hukuki, adli ve diplomatik imtiyazlar, istedikleri gibi seyahat etme, ibadet hürriyeti, bir başka ifadeyle avantajlar içeren ilk kapitülasyonlar tahsis edilir! 

Çeşitli evrelerden geçerek nihayetinde, 279 yıl öncesi bugün 30 Mayıs 1740’ta artık süreklilik arz edecek olan kapitülasyonlarla Fransa, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde özellikle Katolikler dini alanda da avantajlar elde edecek, dolaysıyla da Osmanlı topraklarında özellikle de Anadolu coğrafyasında Katolikliği yaymaya başlayacaklardır! Bu durum özellikle Ermeniler üzerinde etkili olur! 

İçimizdeki dizginleyemediğimiz kahrolası insan sevgisinin sonucunda tanıdığımız bu haklar, an gelecek batının özelikle de Fransızların içinde Türk düşmanlığının açığa çıkmasına sebep olacaktı! 

Bir bakıyoruz, dün dizginleyemediğimiz insan sevgisiyle ayrıcalık tanıdığımız Fransız, Hatay, Urfa, Maraş’ta bize kurşun sıkmış topraklarımızı işgal etmiş, 31 Ekim 1919’da anamızın başındaki örtüsüne elini uzatınca da, ‘’Gavur oğulları! Dokunmayın bacıma’’ diye haykıran Sütçü İmam’ın mermisini alnının çatısına yemiş! 

Ve 30 Mayıs 1920’de, Fransa ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında geçici bir anlaşma imzalanmış! 

Daha yakın zamanlarda 70’li yıllarda, eli kanlı ASALA (Ermeni terör örgütü) özellikle de hariciyemizde birçok şehit vermemize sebep olmuştu! 

Bugünse, eli kanlı ASALA ’nın yerine kurulan çocuk katili PKK terör örgütünü parlamentosunun kanatları altına kadar almış, yetmemiş Gazi Meclisimizi bombalayacak kadar alçalmış FETÖ mensuplarını bağrına basmış bulunmakta! 

Bir aya yakın zamandır Fransa’nın Strasburg şehrindeyim, burada iftar sonrası kendi halinde sohbet kuran, hasbihal eden Türk kardeşlerimizle beraberiz, bu süreçte tam 10 kez Fransız polisi geldi ve çıkan sesten rahatsızlığını dillendirdi! Ses dediğiniz de edilen dualar, söylenen türküler ve bendenizin okuduğu şiirler ve meddah oyununun sesi(!) 

Dün sınırlarımız içinde istedikleri gibi seyahat etme, ticaret yapma, ibadet etme özgürlüğüne sahip  Fransız, bugün bizi izinsiz içeri almamakta, hayatını Fransa için heba etmiş insanımıza, şu mübarek Ramazan ayında iftar sofrasında çıkardığı sese tahammül edememekte! 

Nereden nereye? 

Ah şu, kahrolası dizginleyemediğimiz içimizdeki insan sevgisi!

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX